Söyleyecek sözü olmamasına rağmen, kaleme davrandı. Halbuki karalamak nevinden bile olsa bir tek kelimesi yoktu yazacak. Tek kelime… Ne yüklemi ne tümleci belli olan bir cümlenin öznesiydi… Biliyordu….
Biliyordu ki bazen anlatamamak anlatabilmekten çok daha evlaydı… Sustu…

Sükutunun satır aralarına karanfiller kondurdu kız.
Sükutunun satır aralarına parıldayan inciler sıraladı…

Sonra bir hastane odasının penceresinden tespit edilen o sahneyi hatırladı. Her bir dalını budağını kozalaklarla bezemiş heybetli çam ağacını. Çam ağacının en yüksek dalında rüzgarın ahengine kapılmış güvercini anımsadı.

Ne çok istemişti o güvercin olmayı…

Oysa dedim ya bazen susabilmek, konuşabilmekten evladır. Anlatamamak, anlatabilmekten ehven…

Herşeye rağmen : UMUT

Anladım ki, emeksiz olmuyor hiçbir şey...

Geçen yıl bu zamanlar diktiğim ve bir yıldır itinayla baktığım yaseminim bugün çiçek açtı.

Oysa ben daha 4-5 gün kadar önce çiçekleri sularken yaseminimin ilk günkü çelimsizliğinde olduğunu görünce ümidimi kesmiştim bu yaz çiçeklenmesinden...

Büyük hata eylemişim, ilan olunur...

Yaramaz'ın iki tane yavrusu doğdu : Kahve ve Sütlü:)


....Kahve...



Sütlü ve Kahve :)