Sızlanışlar 1 deyişim boşuna değil. Bilenler bilirler bu sayfaları iç dökmek için kullandığım olmuştur da, sızlanmak için kullandığım vaki değildir. Sızlanmak istiyorum şimdi müsaadenizle.
Gidenlere açtığım kapıları tutan ellerim şimdilerde pencereleri kapatmaya çabalıyor. Fakat görüyorum ki kapıyı açmak kadar kolay değil pencereyi kapatmak. Gitmenin zor olduğunu söyleyenler ne büyük hata etmişler, şimdilerde anlıyorum. Giden gittiğiyle kalıyor, gittiği yerde mes'ud. Kalansa gidişin ardından çıkan fırtınalardan muzdarip. Uçuşan perdelerden fazlasıdır onun için. Bastıran yağmur, kabaran deniz, sahile vuran kuma karışmış deniz kabuklarından fazlasıdır başına bela. Belâ dedimse yanlış anlaşılmasın, belâ bendenizin dilinin sürçmesidir aslında. Hakikatinde yoktur bilirim, ne belâ, ne şer. Hepsi ateşlerini içimizden tutuşturan birer hayali suret. Hakikate perde nefislerimizi uçurmaktan aciz fırtınalar, hanelerimizin perdeleriyle meşgul.
Derdim ne edebiyat , ne söz hileleri yapmak. Kakafoni olmuş, arabesk ögeler kullanmışım, aliterasyonunu fazla kaçırmışım umrumda değil. İncelikten öleceğim bir gün ölürsem! Suretimle uyum halinde yaşayacağım bundan gayrı! Biline...
Kapatıyorum pencereleri! Yüzünü ona dönen her şeyi turuncu bir ışığa boğan güneşi özleyeceğimi bilsem de , perdeleri örtüyorum.
Melankoliye lüzum yok, hakikat yeter! Susturun geveze saatler gibi tıkırdayan bu faniyi. Kuruluşum kendimden menkul değil! Bu zembereği el birliğiyle burkan sizlerdiniz!
Şimdi, nihavent bir şarkının notalarını kağıda döküyorum, Güftesi tamam lakin bestesi bittiğinde yeniden söyleyeceğim şarkılarımı! Biliyorum...
Şimdilik bunca yeter, bir meczup geldi geçti diyeler!
D.M.A.
Sızlanışlar 1
Her İnsan Öldürür Gene de Sevdiğini
Kimisi askini gençlikte öldürür,
Çünkü her insan öldürür sevdigini,
Oscar Wilde
Nisyan
Bu bir dua olsun, amin deyin a dostlar!
Akşamdı. Karanlığın nüfuz etmediği, kendi rengiyle boyamadığı bir tek dostun ışıldayan gözleri kalmıştı. Uzun ve taşlı bir yoldan yürüdük. Yol denize vardığında çocuklar kadar mutluydum. Heyecanla indim sahile. Kumsalda iri göz alıcı deniz kabuklarının içinden birine elimi attım ki ne göreyim: iki deniz kabuğu yapışmışlar birbirlerine, ayırmak mümkün değil. İkisi farklı türde, renkleri aynı. Tertemiz. Tam dostuma yaraşır, 'al dedim, günün nişanesi olsun...'
Uyandım, şimdi inanıyorum ki, Rabbim güzel kapılar açacak kuluna. Dün defterimi benden uzağa dalgalandıran denizle bugün beni sahiline çağıran aynı deniz. Değil mi ki deniz çağırıyor, gelirim elbet.
Ümitliyim ilahi, gecenin karanlığından parıldayan bir denizin sahiline çıkartmak sana zor değildir. Rahmetine sığındım...